Günlük hayatta kullanılan yahut zarurî olarak maruz kalınan pek çok teknolojik ekipman elektromanyetik ve radyo frekanslı radyasyon yaymalarının yanı sıra oluşturdukları manyetik alanlarla insan sıhhati tehdit ediyor. Elektrik gücünün gelişen teknoloji ile insan hayatının her alanına girdiğini belirten uzmanlar, dünyayı bir ağ üzere saran elektronik haberleşme sistemleri, radyo ve televizyon vericileri, uydular, radarlar, konutta kullanılan elektrikli aygıtlar, tıbbi aygıtlar, cep telefonları, bilgisayarlar özcesi tüm elektrikli aygıtlar etrafa elektromanyetik radyasyon yaydıklarını vurguluyor. Aygıtların büsbütün terkinin teknolojinin reddi manasına geleceğine dikkat çeken uzmanlar, ziyanları en aza indirmenin mümkün olduğunu kaydediyor.
Elektromanyetik radyasyon kirliliğine dikkat!
Prof. Dr. Selim Şeker, ‘Bilimsel ve teknolojik gelişmeler insanlığa sağladığı kolaylık ve yararın yanı sıra birtakım tehlikeleri de beraberinde getirdi.’ dedi ve kelamlarına şöyle devam etti:
“Son yıllarda bilhassa elektromanyetik alan (EMA) gücüyle çalışan aygıtlardaki süratli gelişme ve sayıca artış, yeni bir tehlike olan elektromanyetik radyasyon kirliliğini gündeme getirdi. Bu kirliliğin öbür kirlilik çeşitleri üzere duyu organları ile direkt algılanamaması, tesirinin kısa vakitte ortaya çıkmaması ve tesirinin birimsel olarak büsbütün bilinmemesi kamuoyu ile yetkili kurumların mevzuya gerekli hassasiyeti göstermesine pürüz oluyor. Fakat bugün mikrodalga fırınlardan baz istasyonları ve cep telefonlarına kadar hayatımızın ayrılmaz bir kesimi haline gelen bu aygıtların insan sıhhati üzerinde olumsuz tesirleri olabileceği araştırmalar sonucu ortaya çıkarıldı. Fakat bu aygıtların büsbütün terk edilmesi teknolojinin reddi manasına gelecektir. İzlenecek en yanlışsız yol; bu aygıtların insan sıhhatine yaptığı olumsuz tesirler konusunda toplumun bilinçlendirilmesi, bu aygıtları üreten firmaların ziyanlarını en aza indirecek biçimde tasarlamaları ve zararlılık derecelerini üzerlerinde belirtmeleri olacaktır.”
Hayatı kolaylaştırıyorlar ama radyasyon yayıyorlar
Elektrik gücünün gelişen teknoloji ile insan ömrünün her alanına girdiğini vurgulayan Prof. Dr. Selim Şeker, “Elektrik gücünü iş hayatımızda ömür standartlarımızı yükseltip konforumuzu arttırmakta, daha da kıymetlisi sıhhat hizmetleri ve güvenlik sistemlerinde kullanmaktayız. Tekrar bu güç sayesinde oturduğumuz yerden dünyanın her yeriyle irtibat kurulabilmekte ve bir manada dünyayı ayağımıza kadar getirmekteyiz. Fakat dünyayı bir ağ üzere saran elektronik haberleşme sistemleri, radyo ve televizyon vericileri, uydular, radarlar, meskende kullanılan elektrikli aygıtlar, tıbbi aygıtlar, cep telefonları, bilgisayarlar velhasıl tüm elektrikli aygıtlar etrafa elektromanyetik radyasyon yayıyor.” dedi.
Bu tavsiyelere kulak verin…
Bilimsel datalar ışığında birçok bilim insanı tarafından elektromanyetik radyasyonun kanser riskini artırdığının kesinleştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Selim Şeker, “Dahası; düşük, erken doğum, meyyit doğum, depresyon, intihara yönelme, Alzheimer, Parkinson üzere birçok hastalıkların elektromanyetik alanlarla bağlantısı olduğu biliniyor. Elektrikli battaniyeler yatağa girdikten sonra kapatılıp fişleri çekilmeli. Elektrikli radyolu saatler yatak odasında bulundurulmamalı, şayet çok lazımsa bir buçuk metre uzakta olmalı. Yatak odası baş ucunda kullanılan metal başlıklı lambalar yüksek düzeyde elektromanyetik alan ürettiklerinden mümkünse kullanılmamalı, florasan lambalar UV (Ultraviyole) ışınlar yaymaları nedeni ile başka lambalar tercih edilmelidir. Yatakların (özellikle de çocuk yatakları) baş ucunun dayandığı duvardan konutun elektrik sınırlarının geçmemesine itina gösterilmelidir. Saç kurutma makinesi kısa müddetli kullanılmalı, elektrikli tıraş makinesinin şarjlısı tercih edilmelidir. Şayet çabucak kullanılmaları gerekmiyorsa imkanlı olduğu ölçüde elektrikli aygıtların şebekeyle bağlantısının kesilmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
Manyetik alan oluşturan aygıtlardan 3 metre uzakta durulmalı
Prof. Dr. Selim Şeker, çok düşük frekanslı alanların tüm güç, nakil ve dağıtım çizgileri, meskenlerdeki elektrik tesisatları ve 50Hz frekansla çalışan elektrikli aletlerinin oluşturduğu alanlar olduğuna dikkat çekti ve kelamlarına şöyle devam etti:
“Yüksek tansiyon çizgilerinin civarında, hatta olan uzaklığa ve sınırın tansiyonuna bağlı olarak değişik düzeylerde elektrik ve manyetik alan oluşur. İnsan sıhhati açısından düşük frekanslarda manyetik alanlar, elektrik alanlarından daha ziyanlıdır. Elektrik ve manyetik alanlar özel aletler ile ölçülüyor. Ölçüm sonucunda en ağır manyetik alanlar; saç kurutma makinesi, florasan lamba, elektrikli tıraş makinesi üzere küçük motorlu yada trafolu aygıtların yakınında tespit edilmiştir. O yüzden bu üzere aygıtlardan 3 metre üzere bir aralıkta bulunulmalı. Bu aralık genelde yeteri kadar müdafaa sağlayabiliyor. Ayrıyeten bebek alarmı, dijital ya da analog elektrikli saatler, elektrikli battaniyeler çok yüksek manyetik alanlar oluşturuyorlar. Açma kapama düğmelerinden tam olarak kapatılan aletler manyetik alan yaymazlar lakin fişleri takılı olduğu sürece elektrik alan oluşturmaya devam ediyorlar. Duvarlardan geçen elektrik tesisatları da manyetik alan yayıyor. Lakin gerçek tesisat unsurlarına nazaran yapılan donanımların telaş verici seviyede olmadığı düşünülüyor.”
Elektromanyetik radyasyon bağışıklığı zayıflatıyor
Elektromanyetik alanların insan sıhhati üzerine yaptığı tesirlerin araştırılmasının başta meslek çalışanları olmak üzere, genel halk sıhhati açısından büyük kıymet taşıdığını belirten Şeker, “Elektromanyetik alan radyasyonu (EMA) günlük hayatımızda etrafımızı kuşatıyor ve kaynaklarının daima çoğalması nedeniyle etkilenmenin potansiyel ölçüsünde artışa neden oluyor. Bu nedenle elektromanyetik kirlenme olayının daha evvel yapılan ihmal ve yanlışlar tekrarlanmadan, bilimsel olarak ele alınıp incelenmesi mecburilik haline geldiğini söyleyebiliriz. Elektromanyetik radyasyonun beden tarafından yutulması sonucunda beden sıcaklığı, güce ve öteki birtakım parametrelere bağlı olarak artış gösterebiliyor. Hastalık olmadan artan bu ısı, bedenin bağışıklık sisteminin daima zayıflamasına neden olabiliyor. Elektromanyetik dalgaların tüm frekanslarda canlılara tesiri olduğu biliniyor.” diye konuştu.
Radyo frekanslı radyasyon DNA’yı bozuyor
Radyo ve televizyon vericileri, radarlar, telsizler, mikrodalga fırınlar, cep telefonları ve baz istasyonları üzere genel olarak 300 kHz. ile 300GHz. ortasında değişen frekanslarda dalga yayan aletlerin radyo frekanslı radyasyon yaydıklarını söz eden Prof. Dr. Selim Şeker, “Radyo frekanslı radyasyonun canlı organizmada yaptığı tesirlerden en uygun bilineni ısınmaya yol açmasıdır. En fazla tesir bedenin dış yüzeyinde ortaya çıkıyor ve lokal yanmalar oluşabiliyor. Bedenin derinliklerine gitgide sıcaklık tesiri düşse de uzun dalga radyasyonuna maruz kalmalar sonucunda kaslarda yüksek sıcaklık artışına neden oluyor. Birtakım organların da çok ısınmaksızın ziyan görmeleri mümkün olabiliyor. Günlük hayatta en çok karşılaştığımız radyo frekans radyasyon kaynakları cep telefonları ve onların yer antenleri yani baz istasyonlarıdır. Bu bahiste hayvanlar üzerinde hücre düzeyinde yapılan çalışmalarda tasa verici sonuçların ortaya çıktığını söyleyebiliriz. DNA bozulması sonucu kanser tümörlerine ve beyin tümörlerine yakalanmadaki artış bilimsel olarak sonuçlarla kanıtlandı.” dedi.
Çocuklar cep telefonundan uzak olmalı
Prof. Dr. Selim Şeker, uzun müddetli ağır cep telefonu kullanımının görme ve duyma bozukluklarından beyin tümörüne kadar birçok önemli hastalığı tetikleyebildiğine ve genetik yapıyı bozabildiğine dikkat çekti ve kelamlarını şöyle tamamladı:
“Çocuklar, cep telefonlarından gelen radyo frekans alanlardan kolay kolay etkileniyor. Cep telefonunun yaydığı elektromanyetik radyasyon; çocukların beyin aktivitelerinde değişimlere neden olurken öğrenme eksikliklerine, konsantrasyon bozulmalarına ve agresif davranışlara da yol açabiliyor. Cep telefonları erkeklerin sperm sayısını da azaltıyor. Radyasyon kaynaklarından olabildiğince uzakta olunmalı. Örneğin cep telefonları ile baş ortasındaki aralık 1 cm bile olsa, soğrulan radyasyon ölçüsü epey düşer. Gebeler, bebekler ve çocukların tüm radyasyon çeşitleri ile etkileşmesi olabildiğince sonlandırılmalı.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
